Yarışı Yavaşlar Kazanır Özeti
Hatice Kübra Tongar Yarışı Yavaşlar Kazanır
Hatice Kübra TONGAR'ın yazdığı, Nur DOMBAYCI'nın resimlediği "Yarışı Yavaşlar Kazanır" adlı kitapta beş masal bulunuyor. Her masaldan sonra ebeveynler için, o masalla çocuklara kazandırılmak istenen değerler hakkında öneriler yer alıyor. Masallar ve öneriler bittikten sonra, üç gruba ayrılan oyunlar bölümü başlıyor.
İlk masal "Yarışı Yavaşlar Kazanır", tavşan ile kaplumbağanın masalını anlatıyor. Bir gün tavşan ile kaplumbağa yine yarışıyorlar. Tavşan kaplumbağaya yavaş koşacağına dair söz vermesine rağmen yine hızlı koşup yarışı kazanıyor. Kaplumbağa yarışı kaybettiği için yine çok üzülüyor ve ormanda çok uzak bir yere gidiyor. Orada, çok hızlı olup tüm yarışları kazandığını düşünerek hayaller kuruyor. Bu arada tavşan hatasını anlayıp kaplumbağayı arıyor. Kaplumbağayı bulduğunda, özür dileyip onun istediği bir oyunu oynamayı teklif ediyor. Barışıyorlar ve renk bulma oyunu oynuyorlar. Bu oyun tavşanın renkleri bilmediğinin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Tavşan çok üzülse de hızlı olmasının çevresindeki güzellikleri fark etmesine engel olduğunu böylece anlıyor. Artık kaplumbağa da hızlı olmadığı için üzülmeyi bırakıp çevresindeki güzelliklerin farkında olduğu için şükrediyor.
İkinci masal "En Değerli An Olduğun Andır", çocukların hızlı büyüme isteklerine minik bir tırtılın masalıyla karşılık veriyor. Minik tırtıl yumurtasının içinde, dışarıya çıkacağı günü sabırsızlıkla bekliyor. Bir gün rüyasında, tüm tırtılların yumurtalarını kırıp dışarı çıktığını, kendisinin ise yumurtasını kıramadığını görüyor. Annesi ve babasının yardımıyla yumurtasını kırıp dışarı çıktığında ise sürünerek yemek bulmak çok zor olduğu için kanatlanıp uçmak istiyor. Böylece bir kelebek oluyor. Kelebek olarak çok güzel bir gün geçiriyor. Ama akşama doğru halsizleşiyor ve hayatının sonuna yaklaştığını anlıyor. Hayatını her anın tadını çıkaramadan geçirdiği için çok pişman oluyor. Bu sırada annesinin sesiyle uykusundan uyanıyor. Bu rüya sayesinde her anının kıymetini anlayıp şükrediyor.
Üçüncü masal "Gözlerini Kapatan Daha İyi Görür" hem görmenin önemini hem de gözlerin her şeyi göremeyeceğini anlatıyor. Kara Kartal bir gün kendisine av ararken bir kirpi yüzünden görme yetisini kaybediyor. Korkuyla, görmeden nasıl yaşayacağını düşünüyor. Bu sırada yanına gelen bir köstebek, Kara Kartal'a gözlerinin düzeleceğini söylüyor. Gözleri düzelene kadar kalp gözüyle görebilmesi için de ona, kalp gözüyle nasıl göreceğini öğretiyor. Kara Kartal rüzgarı hissediyor, güneşi hissediyor. Etrafındaki her şeyi kalp gözüyle görüyor. Böylece gözleriyle gördüğünden çok daha fazlası olduğunu fark ediyor.
Dördüncü masal "Sen Susarsan Orman Konuşur" Cennet adlı papağan ile dinlemenin önemini gözler önüne seriyor. Cennet hem kuşların dilini hem de insanlarını dilini konuşuyor. Bu özelliğiyle çevresinden gördüğü övgü ise daha çok konuşmasına neden oluyor. Öyle ki artık kendisini övmeleri için diğer kuşları her an rahatsız etmekten çekinmiyor. Bir süre sonra çok konuştuğu için yalan söylemeye de başlıyor. Kuşlara yalan söyleyerek aralarını bozuyor. Ormandaki kavga gürültü kuşların aralarını bozanın Cennet olduğunu anlamalarını sağlıyor. Ona bir ders vermek için bir hafta boyunca Cennet'i hiç dinlemiyorlar, ne zaman yanlarına gelse ondan kaçıyorlar. Böylece yalnız kalan Cennet, sesini tüm kuşlara duyurmak için bağıra bağıra şarkılar söylüyor. Sonunda sesi kısılıyor. Kendi sesi olmayınca etrafındaki sesleri fark etmeye başlıyor. Ağaçların hışırtısını, yaprakların çıtırtısını, suların şırıltısını dinliyor. Bir hafta dolunca arkadaşları Cennet'i merak ediyorlar. Cennet, ormanı dinlerken yanına gelen arkadaşlarından hataları için özür diliyor. Ona dinlemenin önemini hatırlattıkları için de teşekkür ediyor.
Beşinci masal "Gerçek Dünya Daha Güzeldir", kara taşın üstünde yaşayan kara karıncanın gerçek yuvasına kavuşmasını anlatıyor. Bir gün kara karınca, yaşadığı siyah taşın üzerine gelen hayvanlardan hiç bilmediği yerleri ve hayvanları öğreniyor. Korksa da, bilmediği yerleri keşfetmek ve diğer karıncalarla tanışmak için yuvası kara taştan ayrılıyor. Böylece küçükken kaybolup ayrıldığı ailesine tekrar kavuşuyor.
İlk bölümde, çocuklara farkındalık kazandırarak tefekkür ettirmeyi amaçlayan on dört oyun yer alıyor. Bu oyunlar çocukların görme, duyma, dokunma, tat alma, koklama duyularının önemini fark etmelerini sağlamayı, bu beş duyuyu ve dikkatlerini geliştirmeyi amaçlıyor.
İkinci bölümde, çocukları çevrelerine yönelten dokuz oyun yer alıyor. Bu oyunlar çocukları güneşi, ayı, yağmuru, bitkileri, hayvanları incelemeye, çevrelerine iyilik yapmaya teşvik ediyor.
Üçüncü bölümde ise yedi oyun bulunuyor. Bu oyunlar çocuklara, yaratıcıyı fark ettirmeyi amaçlıyor. Bu oyunlarla çocuklar farklı renklerdeki meyveler ve bitkilerle Allah'ın el-Vehhab ismini, çay ve şeker deneyiyle Allah'ın varlığını, şükür kavanozu oluşturarak da hayatlarındaki şükür sebeplerini fark ediyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder